Cüneyt Arkın'ın kızının olması

Türk sinemasının efsane ismi Cüneyt Arkın'ın bir kız çocuğu olduğunu biliyor muydunuz? Usta ismin 4 yıl evli kaldığı Güler Mocan'dan bir kızı var. (bkz. link)

Yıllarca evladını göremeyen Cüneyt Arkın'ın kızı için yazdığı mektup okuyanların yüreklerini dağlıyor. İşte o mektup...

"Canım yavrum Filiz'im.... Sana bunları yazmamın bir sebebi var. Bugün 10 Mart 1968, Kurban Bayramı'nın birinci günü. Bugün yine annen seni bana göstermedi. Telefonları yüzüme kapıyor, mektuplarımı okumuyor. Senden ayrılalı iki ay oldu. Seni bin yıl görmemiş gibi özledim. Artık tatlı yüzün, yavaş yavaş hafızamdan siliniyor, göğsüme dokunan o küçücük elinin sıcaklığı azaldı. Günlerdir cehennemin dibindeymiş gibi acılar içindeyim.

Nedense bayram insanları daha hassas yapıyor. Akşama kadar sokakta balon uçuran çocukların çığlıklarına kulaklarımı tıkadım. Bin kere adını fısıldadım, bin kere Allah'a dua ettim seni bana göstersin diye. Korkular içinde sana geldim. Bana kapıyı açmayacaklarını bile bile... Eve karı-koca iki dostumu gönderdim. Ben de köşede bekledim. Kadın hamileydi. Yüzü çilli, şefkatli bir çocuk beklemenin mutluluğu içindeydi. Ama benim kadar korku içindeydiler, benim kadar üzgündüler.

Teyzelerin onları kovmuş, annen, seni pencereden olsun görmeme razı olmamış. Sen teyzenin kucağındaymışsın, mavi dantelli bir elbisen varmış, tatlı tatlı gülüyormuşsun, yaramazlık yapıp utanıyor, sonra başını saklıyormuşsun.

Çocuğum, bir babadan çocuğunu hangi kuvvet ayırır, buna hangi yürek razı olur? Hangi kötülük böyle bir sevgiyi yener. Bütün duygularım ölmüş gibiydi dönerken. Dünyanın bütün kurşunları yüreğime sıkılmış gibiydim. Bir annenin katılığını, duygusuzluğunu, gaddarlığını neyle izah edecektik?

İnsanlar başkalarının hayatlarıyla oynamaya, onların mutluluğunu yıkmaya bayılırlar. Benim yüreğimin dünyada bundan daha fazla iğrendiği başka şey yoktur.''

(0) (0)
gemme 15.08.2019 19:29

Yeşilçam ve günümüz jönlerinin farklı olması

Eski filmleri izlerken her zaman aklıma gelen bir düşünce var. Neden o filmlerdeki duygu bugün izlediğimiz hiç bir film veya dizide yok?

Yeşilçam filmlerinin jönlerine bakıyorsun Cüneyt Arkın, Kadir İnanır, Tarık Akan vs vs... Liste uzar gider. Bu adamların hiç biri süper tiyatrocu falan değil. Ama onları duyguyu en iyi şekilde vermeye iten şey neydi? 

Bugünün başrollerine geldiğimizde ise, asla jön denilecek adam yok. Hadi 1-2 isim var diyelim. Kenan İmirzalioğlu, Kıvanç Tatlıtuğ. Bitti.

Piyasaya Malkoçoğlu gibi bir film çıksa oynayacak adam yok resmen. Bugün jön diye sayılan isimlerin hepsi mankenden bozma garip adamlar. Yapabilecekleri en fazla rol bu kadar. Verebilecekleri en fazla duygu bu kadar. Bundan 30 yıl sonra hiç birinin dizisi veya filmi televizyonda verilmeyecek belki de. Verilse bile izleneceğini düşünmüyorum. 

Çoğu isim şimdiden piyasada sönmeye başladı bile. Hani jönlerdi?  

(0) (0)
serkandundar 07.08.2019 14:51

Cüneyt Arkın'ın Vatan topraklarını üç kuruşa satan bu vicdansızlar kim? demesi

Geçtiğimiz günlerde Kaz Dağları'nda altın madeni arama çalışmaları sebebiyle binlerce ağaç kesilmişti. Bu durum sonrası Yeşilçam'ın usta oyuncusu Cüneyt Arkın'da tepki gösterdi. Arkın tepkisinde, "Ata kanıyla sulanmış vatan topraklarını üç kuruşa satan bu vicdansızlar kim?" ifadelerini kullandı.

(0) (0)
radames 31.07.2019 20:59

Yeşilçam'da kartvizitin hayır işinden fuhuşa dönüşen kullanımı

"Benim ilk kartvizitle karşılaşmam siyah beyaz Türk filmlerinde oldu. O filmlerde kahramanımız ilk 40-50 dakikalık süreçlerde büyük acılar çeker, sonra ilk bir iki dakikalık film süresinde bir şekilde eline kartvizit geçerdi. Bu kartvizit kahramanın bütün hayatını ve filmin bütün akışını değiştirirdi. Bu kartvizitlerde adı ve iletişim bilgileri yer alan amcalar konaklarda veya Boğaz’daki yalılarda yaşardı. O filmlerin bu güçlü insanları işe felan gitmez, tüm işlerini bu evlerdeki çalışma odalarından yürütürlerdi. Hiç şüphesiz o dönemin CEO’ları bu amcaların avukatlarıydı. Avukatlık mesleğini yapan insanlar aynı zamanda o zamanın CEO’larıydı. Bu yaşlı amcalar sabahlıklarıyla çalışır, Avrupa başkentleri ile telefonla görüşür, Anadolu’ya telgraf gönderirlerdi. O zamanın kartvizit sahipleri iyi insanlardı. Sonraki dönemlerde kartvizit kullanan insanlarla mukayese bile edilmezdi. 

Sonra kartvizitleri sinemamızda Ali Rıza Emmilerin devrinde gördüm. Kırsalda yolu bir şekilde İstanbul ve Ankara’ya düşen – ki o zamanlar İzmir Büyükşehir kabul edilmezdi. – kırsalda yaşayan filmlerdeki kahramanlarımızın suretlerini dahi bilmedikleri, çoğunlukla babalarının akrabası ya da ahbabı olan Ali Rıza Emmi’leri vardı. Ali Rıza Emmiler aslen Kayseri gibi orta Anadolu şehirlerinden büyük şehre gelmiş, bu 2 şehirde esnaflık yapan takım elbiseli, çoğunlukla orta yaşlı ve bıyıklı abilerdi. Menfaatleri olmadan yağmurlu havada su vermezlerdi. O dönemin Türkiye’sinde, Kayseri ve Adana gibi yerlerde, şehir merkezlerinde bile herkes herkesi tanırdı. O yüzden Ali Rıza Emmileri İstanbul ve Ankara’da herkesin tanımaması o devir kırsalda yaşayan insanlar için anormal bir durumdu. Genelde filmin komedisi buradan üretilirdi.

Sonra kartvizit network ve iş bitirme aracına dönüştü. Sinemamızda bu kez kahramanlarımızın güçlü bir tanıdığı olurdu. Onun verdiği kartvizit sayesinde randevular alınır ve iş bitirilirdi.

Sonra çok daha tuhaf bir şey oldu. Kartivizit olayı “hamili yakınımdır, işini görün.” Anlamıma gelmeye başladı.

En komiği de şuydu: Kartvizit ile tahsilat ve dolandırıcılık devri başladı. Sinemamızda çok büyük rütbeli adamlar adına kartvizitler üreten kalpazanlar çıktı. Bu dolandırıcılık ve tahsilatta kullanılmaya başladı. Sanırım bu devirde ve sonraki süreçlerde kartvizitlerin arkasına paraf atılır oldu.

Takvimler 80’leri gösterdiğinde kartvizitler bu kez zamparalıkta kullanılmaya başlandı. Hiç şüphesiz o zamanki sinemamızda bu sahneleri Ahu Tuğba ve Neriman Köksal canlandırırdı. Ahu Tuğba villada yaşayan kötü yola düşmüş ama namuslu olmayı özleyen bir kadındı. Neriman Köksal’da onun yardımcısı ve yancısıydı. Ahu Tuğba ile yemek yemek isteyen yine bıyıklı ve takım elbiseli abimizden genelde sabahın köründe bir demek çiçek ve çiçeğin yanında bir paket gelirdi. Kapıyı Neriman Köksal açar, çiçeği görünce sevinir ama kutuyu görünce sevinç çığlığını basardı. Sonra hızlı adımlarla salondan yan odadaki Ahu Tuğba’nın yanına geçerdi. Ahu Tuğba bu esnada gecelikli olur ve sigara içerdi. Sonra birkaç namuslu kadın lafı eder, Neriman Köksal ya onun bu halini fırçalar ya da gaz verip neşesini yerine getirmeye çalışırdı. Sonra Ahu Tuğba kendini toplar, çiçek buketinin ortasında bulunan veya mücevher kutusuna yapışık olan kartviziti alır. Çiçeği ve mücevheri gönderen cömert ve yüksek gönüllü abimizi arar, yatak odası sesi ile “Bu akşam yemek yeme davetini kabul ettiğini söylerdi.”

En vahim sahnelerde şunlardı sanırım. Cüneyt Arkın memleketi kurtarmayı bırakmıştı. Ama o dönem memleketin galiba kurtarılmaya da ihtiyacı kalmamıştı. Deli Yürek ve Polat Alemdar henüz doğmamıştı. Galiba sadece bu aralıkta memleketimizin kurtarılmaya ihtiyacı olmadı. Cüneyt Abimiz saçlarına ak düşmüş, biraz göbekli bir polis amca olarak hayatımıza yeniden girdi. Bu kez uyuşturucu belasından mafyadan gençlerimizi kurtarıyordu. Bu filmlerde kartvizitleri daha çok filmdeki kuryeler kullanmaya başladı.

Kartvizitler üzerinden bir memleketin kültürü, görgüsü ve ekonomisi iyi okunur. Bugün kartvizitlerin fonksiyonunu sosyal medya mecraları görse bile kartvizit olayı kurumsal kimliğin önemli bir parçası olmaya devam edecektir.

İnşallah kartvizitler artık daha çok amacı doğrultusunda kullanılır.

Ve iyi insanların elinde olur.”

No: Yükarıdaki yazı Leon İstanbul İletişim Danışmanlığı'ndan Remzi Kalafat'ın bir paylaşımından alıntılanmıştır. (bkz:link)

(0) (0)
umutsedef 26.07.2019 14:23

Cüneyt Arkın'ın 007 James Bond filminde oynamayı reddetmesi

Malkoçoğlu, Battal Gazi ve Kara Murat gibi karakterle Türk sinemasında efsane olan Cüneyt Arkın'ın James Bond filmini kabul etmemiş. Oynasaydı kesinlikle tüm dünyada James Bond dendiğinde Cüneyt Arkın akıllara gelirdi.

(0) (0)
steven amir 25.07.2019 11:07

Yeşilçam'ın kötü adam rolleriyle efsane olmuş isimleri

Türk sinema tarihinin en önemli bölümü olan Yeşimçam'dan bir çok efsanevi aktör geçti. Kimi jön rolleriyle kimi sevecen aile babası rolleriyle yer alırken kimi ise kötü adam rolleriyle hafızalarda yer edindi.

Erol Taş: Kötü adam denince sembol olan kişilerden biridir. Hatta yolda halk tarafından oynadığı kötü roller nedeniyle saldırıya bile uğramıştır.

Hikmet Taşdemir: Kemal Sunal birlikte Korkusuz Korkak filminde oynamıştır. Gaddar Kerim'i canlandırmıştır. Acımasız bir seri katildir.

Necip Tekçe: İnce bıyığı, limonla yapıştırılmış saçları ile unutulmazlar arasına girmiştir. Oynadığı filmlerde genel Cüneyt Arkın'dan dayak yiyerek hafızalara kazınmıştır.

(0) (0)
welwet 23.07.2019 11:03

Cüneyt Arkın'ın fenomen diziyle ekranlara dönmesi

Kara Murat, Battal Gazi, Malkoçoğlu gibi filmlerdeki kahramanlıklarıyla hafızalarımıza kazınan Cüneyt Arkın abimiz, Netflix'in ilk Türk dizisi "Hakan: Muhafız"ın ikinci sezondaki kadrosuna dahil olmuş. Uzun aradan sonra onu görmek güzel olacak.

İşte ilk fragmandaki görüntüsü...

(0) (0)
ahmetaslar 26.02.2019 21:50

Cüneyt Arkın'dan Malkoçoğlu itirafı

Yeşilçam'ın kötü adamları ile buluşan Cüneyt Arkın eski günleri yad etmiş. Bu buluşmada arkın bugüne kadar hiç yazılmayan bir olayı da dile getirmiş. Zamanında kendisine gelen James Bond rolünü filmin Amerikan propagandası yapması sebebiyle kabul etmemiş ve kendi dostları ile bir arada olduğu Malkoçoğlu serisine devam etmiş. Günümüzde Amerikan delisi oyuncularımızdan kaçı böyle dik durabilir çok merak ediyorum.

(0) (0)
RamessesXII 11.02.2019 12:46